🐫 Kuranda Sanat Ile Ilgili Ayetler
Kuranda adalet ile ilgili ayetler Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır.
Kurandageçen Anne İle İlgili Ayetler,anneyle ilgili ayetler,anne baba ile ilgili ayetler,anne hakkında ayetler,Kuran-ı Kerimde geçen anne ile ilgili ayetler ''Biz insana anne ve babasına iyi davranmasını emrettik.''(Lokman suresi , 14) Rabbin, Ondan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti.
Ünlüve amatör şairlerden en güzel Kuranda affetmek ile ilgili ayetler şiirlerini okumak için tıklayın.
Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Andolsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti. Araf Suresi 11.
Kuranda estetik ve sanat ile ilgili çok sayıda kelime yer alır. Ayetlerden örnek verirsek; “Allah, yarattığı her şeyi güzel yaratandır” (32/8) “O, yarattığı her şeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya da bir çamurdan başlayandır. Sonra onu basbayağı bir sudan yapmıştır. Sonra da düzeltip bir biçime soktu” (32/7-9) ayetlerinde insanın estetik yaratılışı
Konularınagöre alfabetik Kur’an sistematik fihristi kelime sözleri. Sanat ile ilgili Kur’anı Kerim de sure ve ayetlerin anlamları meali nedir? Sanat kuranda nasıl geçiyor? Kurani Kerimde geçen Sanat hakkında neler söylüyor? Kuranda Sanat ile alakalı arapça sure ve ayetlerin okunuşları hangileridir? Sanat anlatan ayetler nelerdir? Şuara Suresi, 129. ayet okunuşu : Ve
Videolarımızıbeğenip paylaşarak daha fazla kişiye ulaşması için destek olabilirsiniz.https://www.youtube.com/c/islamcevapveriyor?sub_confirmation=1https://w
Kuşlarınuçması mucizedir - Mucize değil, Aerodinamik tarafından açıklanabilir. (Kuran 16:79) Sadece 4 tip büyükbaş hayvan vardır. - Yanlış. (Kuran 39:6, 6:142-144) Asalar yılana dönüşebilir - Hücre ve Atom teorilerine göre imkansız (Kuran 7:107) zervola123. Astronomi: Yıldızlar lambacıklardır.
Kurandageçen barış ile ilgili ayetleri yazımızın devamında bulabilirsiniz. Ayrıca barış ile ilgili ayetlerin hangi surede, Kur'an-ı Kerim'deki sırasıyla ve türkçe açıklamasını da bulabilirisiniz.
Ayet; Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”
Kuran’da insan yaratılışıyla ilgili birçok ayetler var. Bir kısmı, ilk insanın topraktan yaratıldığını söylüyor. “Balçık” diye tabir edilen, su ve toprak karışımından Hz. Adem (a.s.) yaratılmış: “Biz insanı muhakkak ki, çamurun özünden yarattık” (Mümin Suresi, 40:12) Bir kısım ayetler ise
kuran'da karinca İle İlgİlİ ayetler Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla Nihayet karınca vadisine geldiklerinde, bir dişi karınca dedi ki: "Ey karınca topluluğu, kendi yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp-geçmesin."
Z1pDl. Lanet TanımıLanet kelimesinin Türk Dil Kurumuna göre tanımı şöyle;1. isim Tanrı’nın sevgi ve ilgisinden yoksun olma, beddua; “Başıma yağan bu ana laneti beni ürpertiyor.” – Y. Z. Ortaç 2. sıfat Kötü, berbat, çok kötü; “Lanet bir adam.” 3. ünlem Bir ilenme sözü; “Lanet, filozofum diyerek ortaya çıkıp Allah’a ve kullara karşı hezeyan eden tımarhanelik herifler!” – Ö. SeyfettinKur’an-ı Kerim’de Lanet Hakkındaki Ayetler Hangileri?NOT AYETLERİN TÜRKÇE MEALLERİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ALINMIŞTIR. Sponsorlu Bağlantılar Bakara Sûresi 88. Ayet; “Kalplerimiz muhafazalıdır” dediler. Öyle değil. İnkarları sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman Sûresi 89. Ayet; Kendilerine ellerindekini Tevrat’ı tasdik eden bir kitap Kur’an gelince onu inkar ettiler. Oysa, daha önce bu kitabı getirecek peygamber ile inkarcılara Arap müşriklerine karşı yardım istiyorlardı. Tevrat’tan tanıyıp bildikleri bu peygamber kendilerine gelince ise onu inkar ettiler. Allah’ın lâneti inkarcıların üzerine Sûresi 159. Ayet; İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti Kitap’ta açıklamamızdan sonra onları gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lanet eder, hem de bütün lanet etme konumunda olanlar lanet Sûresi 161. Ayet; Fakat âyetlerimizi inkar etmiş ve kafir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların İmrân Sûresi 61. Ayet; Sana gerekli bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa de ki “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lanetini aramızdan yalan söyleyenlerin üstüne atalım.”Âl-i İmrân Sûresi 87. Ayet; İşte onların cezası; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lanetinin üzerlerine olmasıdır. Sponsorlu Bağlantılar Nisâ Sûresi 46. Ayet; Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden kaydırıp tahrif ederek onları anlamlarından uzaklaştırırlar. Dillerini eğip bükerek ve dine saldırarak “İşittik, karşı geldik”, “İşit, işitmez olası!” “Râ’inâ” derler. Halbuki onlar, “İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize bak” deselerdi bu kendileri için daha hayırlı olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman Sûresi 47. Ayet; Ey kendilerine kitap verilenler! Bir takım yüzleri silip de tersine çevirmeden, yahut Cumartesi halkını lanetlediğimiz gibi onları lanetlemeden, yanınızda bulunanı Tevrat’ı doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba Kur’an’a iman edin. Allah’ın emri mutlaka yerine Sûresi 52. Ayet; Onlar, Allah’ın lanet ettiği kimselerdir. Allah kime lanet ederse, artık ona asla bir yardımcı Sûresi 93. Ayet; Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. Sponsorlu Bağlantılar Nisâ Sûresi 118. Ayet; Allah o şeytana lânet etti ve o da, “Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım” Sûresi 155. Ayet; Verdikleri sağlam sözü bozmalarından, Allah’ın âyetlerini inkar etmelerinden, peygamberleri haksız yere öldürmelerinden ve “kalplerimiz muhafazalıdır” demelerinden dolayı başlarına türlü belalar verdik. Onların kalpleri muhafazalı değildir, tam aksine inkarları sebebiyle Allah onların kalplerini mühürlemiştir. Artık onlar inanmazlar. Sponsorlu Bağlantılar Mâide Sûresi 13. Ayet; İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lanetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak tahrif edip değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. Ey Muhammed! İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah iyilik yapanları Sûresi 60. Ayet; De ki “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.”Mâide Sûresi 64. Ayet; Bir de Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Hayır, onun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana Rabbinden indirilen Kur’an onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah bozguncuları Sûresi 78. Ayet; İsrailoğullarından inkar edenler, Davud ve Meryemoğlu İsa diliyle lanetlendi. Bu, onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü. Sponsorlu Bağlantılar A’râf Sûresi 38. Ayet; Allah şöyle der “Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları ile birlikte ateşe girin.” Her topluluk arkasından gidip sapıklığa düştüğü yoldaşına lanet eder. Nihayet hepsi orada toplandığı zaman peşlerinden gidenler, kendilerine öncülük edenler için, “Ey Rabbimiz! Şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı ver” derler. Allah der ki “Her biriniz için bir kat daha fazla azap vardır. Fakat bilmiyorsunuz.”A’râf Sûresi 44. Ayet; Cennetlikler cehennemliklere, “Rabbimizin bize va’dettiğini biz gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin va’d ettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenirler. Onlar, “Evet” derler. O zaman aralarında bir duyurucu, “Allah’ın laneti zalimlere!” diye Sûresi 68. Ayet; Allah erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kafirlere, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşini vadetti. O, onlara yeter. Allah onlara lanet etmiştir. Onlar için sürekli bir azap Sûresi 18. Ayet; Kim Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir? İşte bunlar, Rablerine arz edilecekler ve şâhitler de, “Rablerine karşı yalan söyleyenler işte bunlardır” diyeceklerdir. Biliniz ki, Allah’ın lâneti zalimler üzerinedir. Sponsorlu Bağlantılar Hûd Sûresi 60. Ayet; Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lanete uğratıldılar. Biliniz ki Âd kavmi, Rablerini inkâr etti. Yine biliniz ki Hûd’un kavmi Âd Allah’ın rahmetinden Sûresi 99. Ayet; Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lanete uğratıldılar. Ne kötü destektir onlara verilen destek!Ra’d Sûresi 25. Ayet; Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri akrabalık bağlarını koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü cehennem de Sûresi 34/35. Ayetler; Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir” dedi. Sponsorlu Bağlantılar İsrâ Sûresi 60. Ayet; Hani sana, “Muhakkak Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da, Kur’an’da lanetlenmiş bulunan o ağacı da sırf insanları sınamak için vesile yaptık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu, sadece onların büyük azgınlıklarını daha da Sûresi 6/7. Ayetler; Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah’ın lanetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine Sûresi 23/24. Ayetler; İffetli ve haklarında uydurulan kötülüklerden habersiz mü’min kadınlara zina isnat edenler, gerçekten dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde onlara çok büyük bir azap Sûresi 42. Ayet; Bu dünyada onları lanete uğrattık. Kıyamet gününde de onlar iğrenç kılınmış kimselerden olacaklardır. Sponsorlu Bağlantılar Ankebût Sûresi 25. Ayet; İbrahim onlara dedi ki “Sırf aranızda dünya hayatına mahsus bir sevgi ve çıkar uğruna Allah’ı bırakıp bir takım putlar edindiniz. Sonra kıyamet gününde kiminiz kiminizi inkar edip tanımayacak; kiminiz kiminize lanet edecektir. Barınağınız cehennem olacaktır. Yardımcılarınız da olmayacaktır.”Ahzâb Sûresi 57. Ayet; Şüphesiz Allah ve Resülünü incitenlere, Allah dünya ve ahirette lanet etmiş ve onlara aşağılayıcı bir azap Sûresi 60/61. Ayetler; Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar tuttukları yoldan vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. Onlar da bundan sonra orada lanete uğramış kimseler olarak seninle pek az süre komşu kalacaklardır. Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde Sûresi 64. Ayet; Şüphesiz Allah kâfirlere lanet etmiş ve onlara alevli bir ateş hazırlamıştır. Sponsorlu Bağlantılar Ahzâb Sûresi 68. Ayet; “Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lanete uğrat.”Sâd Sûresi 78. Ayet; “Şüphesiz benim lanetim hesap ve ceza gününe kadar senin üzerinedir.” Sponsorlu Bağlantılar Mü’min Sûresi 52. Ayet; O gün zalimlere, mazeretleri fayda vermez. Lânet de onlaradır, kötü yurt da Sûresi 23. Ayet; İşte bunlar, Allah’ın lânetleyip, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği Sûresi 6. Ayet; Bir de, Allah’ın, hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve Allah’a ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük girdabı onların başına olsun! Allah onlara gazap etmiş, onları lanetlemiş ve kendilerine cehennemi hazırlamıştır. Orası ne kötü bir varış yeridir!
İlahiyatçı Prof. Dr. İbrahim Maraş, siyasal İslamın geçmişini, Türkiye’deki durumunu, özelliklerini, amaçlarını ve ideolojik konumlarını Cumhuriyet’e anlattı. Özellikle Türkiye’de, siyasal İslamın Türk kelimesine, millet kavramına, milli marşa, bayrağa ve devlete bütünüyle düşman olduğunu vurgulayan Maraş, “Onlara göre devrim’ için her şey mübah; soru çalmak, kadrolaşmak, torpil, hırsızlık, İslam davasının muzafferiyeti için doğal ve gerekli” dedi. Maraş, siyasal İslamı, “tercümelerden doğmuş; gerçekçilikten, gelenekten, derinlikli düşünceden ve hayattan kopuk; tepkisel, devrimci, tektipçi, sosyal değişimi reddeden ve ötekileştirmeye dayalı ideolojik ve siyasi temelli ütopik bir hareket” olarak nitelendirdi. Maraş, “Düşünsel veya sosyal bir hareket değil, çünkü ideolojik ve siyasi yapısı onu daha selefi ve radikal bir çizgiye itmiş ve toplumsal yönü gözükse de topluma tektip, zamana, mekâna ve olgusal duruma göre değişmeyen ve sloganik bir sözde İslami’ anlayışı dikte ettirme üzerine şekillenmiştir” dedi. "DİKTATÖRLÜĞE MEYİLLi" “İslamcılık, Türkiye’de ve dünyada, 18. yüzyılın son çeyreğinden başlatılsa da bu kesinlikle doğru değil. Türkiye’de İslamcılık, 1960’lardan itibaren başladı” diyen Maraş, “Osmanlı’nın son döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında ortaya atılmış fikirler, kesinlikle İslamcılık değil. Bu dönemde kullanılan tabir, siyasi olmayan bir ittihadı İslam, İslamlaşma fikridir. Ana hareket noktası da akılcı ve bilimi reddetmeyen bir din olarak inanılan İslamın ana kaynaklarına, gelenekteki yorum zenginliğine dönerek ve aynı zamanda Batı medeniyetinden de faydalanılarak yeni bir medeniyet inşa etme düşüncesidir” ifadelerini kullandı. Siyasal İslamcılığın ise “kendi dışındakini dönüştürmeyi, buyurganlığı, ötekini tanımlamayı ifade ettiğini” aktaran Maraş, “1960 sonrası günümüze kadar gelen İslamcılık, toptancı ve aspirinci bir yapıdadır. Batı’yı neredeyse toptan bir reddedişe dayanır” diye konuştu. Siyasal İslam’ın ortaya çıkışında “sağlıklı modernleşememiş muhafazakâr toplulukların, sözde dine sığınma hastalığının etkili olduğunu” kaydeden Maraş, “Bu yönüyle İslamcılığın çıkış sebeplerinden biri, kendilerini zihnen ve ilmen yenileyemeyenlerin çaresizlik ve sömürgecilik karşısında ortaya attıkları bir ütopyadır. Yani bilhassa taşralı gençlerin, şehirlerde kendi metaevrenine, gettosuna çekilip acılarıyla başbaşa kalma anlayışıdır. Ezildiğine inanan bu arabesk yapı, fırsat bulduğunda ezmeye, acılarının kinini almaya, kinini din edinmeye, dolayısıyla da adaletsizliğe, şiddete ve diktatörlüğe meyillidir. Bunun en önemli sebebi, hayallerinden sıyrılıp gücü elde ettiklerinde zihinlerindeki İslamileştirmeyi hızlandırma isteğidir” diye konuştu. Maraş, siyasal İslamcıların önemli bir kısmı için üniter devlet ve millet gibi kavramların “şirk ve küfür” olarak değerlendirildiğini, bu nedenle bu yapıların “etnik ayrıştırmacı ve bölücü hareketlere yakın durduğunu” da vurguladı. "TASAVVUFİ ANLAYIŞ" Bu nedenle bu tür bölücü yapıların “İslamcılık” söylemi altında gizlenebildiği uyarısında bulunan Maraş, “Bugünkü tarikat ve cemaatler, tasavvufi görünümlü olsalar da düşünce tarihindeki tasavvufi anlayışla herhangi bir alakaları kalmamıştır. Çoğu tipik bir İslamcı hareket olarak sahne almaktadır. Son zamanlarda İslamcılığın, bilhassa gençler arasında selefilik ve Vahhabiliğe doğru bir eğilime yol açtığı da görülmektedir. Bu yönelişte ülkemizdeki sığınmacıların ve bilhassa Sakarya, Trabzon ve Rize’ye konuşlanmış dış destekli Vahhabi-Selefi grupların da ciddi bir etkisi var” ifadelerini kullandı. "KADIN ÖTEKİLEŞTİRİLİYOR" İslamcılık deneyimi Türkiye’den eski olan bazı ülkelerdeki grupların çöktüğünü ve çıkmaz sokağa girdiğini, Türkiye’de de benzer bir durum olduğunu aktaran Maraş, “İslamcılar, yönetimi üstlendiklerinde hayatın gerçekleriyle, devletle, demokrasiyle, büyük maddi imkânlar ve büyük hırsızlıklarla, ahlaksızlıklarla ve bunun meşrulaştırılmasıyla yüz yüze geldi. Bu da insaflı ve aklı başında az sayıdaki İslamcıda, İslami devrimin değil insani ve ahlaki devrimin yapılması gerektiği düşüncesini uyandırdı. Bana göre hiçbir İslamcı hareket ve dini grup, İslamcılık ve bilhassa dinin siyasetle eşitlenmesi sarmalından kurtulamaz. Çünkü İslam dünyasındaki asırlardır kronik bir hastalık halini alan; aklı, bilimi, ahlakı, devlet yapısını dışlayan ve dini; geleneğe, nassa, sabit hükümlere, yorumlara, ideolojiye hapseden, cinsiyet ayrımcılığına ve kadın ötekileştirmesine dayalı yanlış bir İslam anlayışı var. Bundan sıyrılabilmek için ciddi bir zihniyet yenileşmesi gerekli. Bu yenileşme olmadan İslamcılık, Taliban, IŞİD, el-Kaide, Boko Haram ve benzeri hareketlerden asla kurtulamayız” dedi. "TÜRKLÜĞE DÜŞMANLAR" Maraş, Sovyet tehlikesine karşın desteklenmenin de siyasal İslamı besleyen kaynaklardan olduğunu söylerken “İslamcılar içerisinde ağırlıklı olarak sadece Türkiye’deki İslamcılar, Türk kelimesine, millet kavramına, milli marşa, bayrağa ve devlete bütünüyle düşmandır. Çocuklarına bile Türkçe isim vermezler. Halbuki Türkiye dışındaki İslamcılar, çoğunlukla, daha milli bir çizgidedir” ifadelerini kullandı. Maraş, siyasal İslamın, özellikle Türkiye açısından “her türlü devlet, millet, vatandaşlık, bayrak ve vatan gibi kavramların reddine dayandığını”, aynı zamanda “kendi hayal evrenlerinde kurulduğunu, bu düşüncenin de takiyyenin caiz olduğu inancına götürdüğünü” aktardı. "SORU ÇALMAK, TORPİL MÜBAHTIR" Maraş, şunları kaydetti “Yani devrim’ için her şey mubahtır. Soru çalmak, kadrolaşmak, torpil, hırsızlık, İslam davasının muzafferiyeti için doğal ve gereklidir. Bu açıdan parti, STK, vakıf, okul ve benzeri bütün teşkilatlanmaları, sadece öyle görünmek için yapıyorlar. Bunlar sadece hedefe giden yolda basit araçlardır. Son yıllarda İslamcı STK’lerdeki devlete rakip olmaktan çok devletin yanında görünme dönüşümü kimseyi aldatmamalı. Her zaman ikinci bir ajandaları vardır. Bu ajandanın ilk maddesi, mevcut düzeni yıkıp yerine kendi kafalarındaki şeriat düzenini getirmektir. Devlette kendilerine bir alan açılınca orayı gettolaştırıp başkalarına imkân tanımayacak hale getirmeye çalışırlar. Çünkü kendileri gibi Müslümanca’ düşünenler bir yerlere gelirse hayallerindeki İslami düzeni kurabileceklerdir. Halbuki şeriat, hukuk ve adalet demektir. Ama onlar için şeriat, zihinlerinde kurguladıkları veya bağlı oldukları mezheplerin ayet ve hadislerden çıkardıkları anlamların, özellikle de bunların yüzyıllar önceki toplum şartlarına göre yapılan yorumlarının, sabit bir hakikat olarak, aynen bugün için de tekrar edilmesidir. İslamcı için din siyasettir, siyaset de dindir. İslamcıların hemen hepsinin üzerinde durduğu belli başlı kavram ikileştirmeleri şunlar; cahiliye toplumu/Müslüman toplum, darül-harp/darül-İslam, tağut idaresi demokrasi/İslami idare, beşeri sistem/İslami sistem, resmi İslam/sivil İslam, ehli dünya/öncü nesil veya altın nesil, tevhit/şirk, modernleşme/İslami uyanış.” "TUTARLI YAKLAŞIM DEĞİL" Siyasal İslamcıların, İslamcılığı geçmişle ilişkilendirmeye çalıştığını, ilk nedenin ise “yeni ortaya çıkmış, kimlik ve aidiyet sorunu yaşayan bir hareketi geçmişle ilişkilendirerek bizatihi İslamcıların kendilerine tarihsel meşruiyet sağlama gayreti” olduğunu aktaran Maraş, şunları kaydetti “İkinci sebep ise İslamcılık hakkındaki kıymetli çalışmalarıyla yakından tanınan İsmail Kara’nın ve onun gibi düşünenlerin, kendi gelenekçi düşünce çizgisinden kaynaklanan sebeplerle İslamcılığı bütün tecdit, ıslah ve yenileşme hareketlerini kapsayacak şekilde genelleştirme çabasıdır. Bu görüş, birçok İslamcının kabul ettiği bir düşüncedir. İsmail Kara’nın bu zorlama tanımı, oldukça gelenekçi ve yenilik karşıtı bir düşünce çizgisine sahip olmasından kaynaklanmaktadır. O, İslamcılığa eleştirel baksa da her türlü yenileşme hareketini İslamcılık olarak adlandırmak suretiyle İslamcıların tarihsel meşruiyet arayışlarına bir nevi haklılık kazandırmakta ve böylece İslamcılığı 18. yüzyılın son çeyreğindeki yenileşme hareketlerinden başlatmış olmaktadır. Bu yaklaşım tutarlı bir yaklaşım değil, kendi içinde çelişkiler barındırıyor. Hatta Sayın Kara, akıl-vahiy uzlaşmasının bile İslam’ın özünde olmayıp sonradan, yani ilk felsefi tercüme hareketleri döneminde sokulduğunu söyleyip, bunu da İslamcılığın fikri olarak sunmaktadır. Bu da tamamen yanlıştır. Bunu kabul edecek olursak, başta Farabi olmak üzere akılcı, yenilikçi ve bilginin evrenselliğine inanan birçok İslam düşünürünün İslamcı olması gerekiyor ve aynı zamanda İslam medeniyeti diye bir şeyi ve bilginin, hakikatin ve İslam’ın evrenselliğini yok saymanız gerekiyor. Son olarak ilginç bir şey daha ilave etmem gerekir. Gerçekte İslamcı olmayan ama İslam dünyasının dertleriyle meşgul olan bir kısım aydın, İslamcılığın ideolojik cazibesinden veya ne olduğunun karıştırılmasından dolayı kendisini İslamcı zannediyor.”
Zulüm TanımıZulüm kelimesinin Türk Dil Kurumuna göre tanımı şöyle;isim Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, eziyet, cefa; “Nöbetçinin siyah süngüsü zorbalığın ve zulmün bir timsali gibi gözlerimin önünden geçiyordu.” – H. C. YalçınKur’an-ı Kerim’de Zulüm Hakkındaki Ayetler Hangileri?NOT AYETLERİN TÜRKÇE MEALLERİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ALINMIŞTIR. Sponsorlu Bağlantılar Bakara Sûresi 54. Ayet; Mûsâ kavmine dedi ki “Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilah edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün kendinizi düzeltin. Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti. Çünkü o, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir.”Bakara Sûresi 57. Ayet; Bulutu üstünüze gölge yaptık. Size, kudret helvası ile bıldırcın indirdik. “Verdiğimiz rızıkların iyi ve güzel olanlarından yiyin” dedik. Onlar verdiğimiz nimetlere nankörlük etmekle bize zulmetmediler fakat, kendilerine Sûresi 59. Ayet; Derken, onların içindeki zalimler, sözü kendilerine söylenenden başka şekle soktular. Biz de haktan ayrılmaları sebebiyle o zalimlere gökten bir azap Sûresi 150. Ayet; Ey Muhammed! Nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir. Ey mü’minler! Siz de nerede olursanız olun, yüzünüzü Mescid-i Haram’a doğru çevirin ki, zalimlerin dışındaki insanların elinde size karşı bir koz olmasın. Zalimlerden korkmayın, benden korkun. Böylece size nimetlerimi tamamlayayım ve doğru yolu Sûresi 165. Ayet; İnsanlar arasında Allah’ı bırakıp da ona ortak koşanlar vardır. Onları, Allah’ı severcesine severler. Mü’minlerin Allah’a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir. Zulmedenler azaba uğrayacakları zaman bütün kuvvetin Allah’ın olduğunu ve Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu bir Sûresi 231. Ayet; Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman, ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Haklarına tecavüz edip zarar vermek için onları tutmayın. Bunu kim yaparsa kendine zulmetmiş olur. Sakın Allah’ın âyetlerini eğlenceye almayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini, size öğüt vermek için indirdiği Kitab’ı ve hikmeti hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Sponsorlu Bağlantılar Bakara Sûresi 254. Ayet; Ey iman edenler! Hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı kıyamet günü gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın. İnkar edenler ise zalimlerin ta Sûresi 270. Ayet; Allah yolunda her ne harcar veya her ne adarsanız, şüphesiz Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları Sûresi 279. Ayet; Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasûlüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, ana paralarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş İmrân Sûresi 86. Ayet; İman ettikten, Peygamberin hak olduğuna şahitlik ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra inkar eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah zalim toplumu doğru yola iletmez. Sponsorlu Bağlantılar Âl-i İmrân Sûresi 117. Ayet; Onların bu dünya hayatında harcadıkları malların durumu, kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgarın durumu gibidir. Allah onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi kendilerine İmrân Sûresi 135. Ayet; Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler -ki Allah’tan başka günahları kim bağışlar- ve bile bile, işledikleri günah üzerinde ısrar etmeyenlerdir. Sponsorlu Bağlantılar Âl-i İmrân Sûresi 140. Ayet; Eğer siz Uhud’da bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da Müşrikler de Bedir’de benzeri bir yara almıştı. İşte iyi veya kötü günleri insanlar arasında böyle döndürür dururuz. Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne. Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri İmrân Sûresi 182. Ayet; “Bu, kendi ellerinizin önceden yapıp gönderdiklerinin karşılığıdır.” Allah, kullara asla zulmedici İmrân Sûresi 192. Ayet; “Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.”Nisâ Sûresi 10. Ayet; Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe cehenneme gireceklerdir. Sponsorlu Bağlantılar Nisâ Sûresi 30. Ayet; Kim haddi aşarak ve zulmederek bunu yaparsa, onu cehennem ateşine atacağız. Bu, Allah’a pek Sûresi 64. Ayet; Biz her peygamberi sırf, Allah’ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan günahlarının bağışlamasını dileseler ve Peygamber de onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah’ı tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli Sûresi 97. Ayet; Kendilerine zulmetmekteler iken meleklerin canlarını aldığı kimseler var ya; melekler onlara şöyle derler “Ne durumdaydınız? Niçin hicret etmediniz?” Onlar da, “Biz yeryüzünde zayıf ve güçsüz kimselerdik” derler. Melekler, “Allah’ın arzı geniş değil miydi, orada hicret etseydiniz ya!” derler. İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış Sûresi 110. Ayet; Kim bir kötülük yapar, yahut kendine zulmeder, sonra da Allah’tan bağışlama dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulur. Sponsorlu Bağlantılar Nisâ Sûresi 148. Ayet; Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla Sûresi 168. Ayet; Şüphesiz inkar edenler ve zulmedenler var ya Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek Sûresi 29. Ayet; “Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip cehennemliklerden olasın. İşte bu zalimlerin cezasıdır.”Mâide Sûresi 45. Ayet; Onda Tevrat’ta üzerlerine şunu da yazdık Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir. Sponsorlu Bağlantılar Mâide Sûresi 72. Ayet; Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kesinlikle kafir oldu. Oysa Mesih şöyle demişti “Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Kim Allah’a ortak koşarsa artık Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.”Mâide Sûresi 107. Ayet; Eğer sonradan o iki kişinin günaha girdikleri yalan söyledikleri anlaşılırsa, o zaman, bu öncelikli şahitlerin zarar verdiği kimselerden olan başka iki adam, onların yerine geçer ve “Allah’a yemin ederiz ki, bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden elbette daha gerçektir. Biz hakkı da çiğneyip geçmedik. Çünkü o takdirde biz elbette zalimlerden oluruz” diye yemin Sûresi 45. Ayet; Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a Sûresi 47. Ayet; De ki “Ne dersiniz, Allah’ın azabı size beklenmedik bir anda veya açıktan açığa gelse, zalimler toplumundan başkası mı helak edilecek?” Sponsorlu Bağlantılar En’âm Sûresi 58. Ayet; De ki “Sizin acele istediğiniz azap şayet benim elimde olsaydı benimle sizin aranızda iş elbette bitirilmiş olurdu.” Allah zalimleri daha iyi Sûresi 68. Ayet; Âyetlerimiz hakkında dedikoduya dalanları gördüğün vakit başka bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklaş. Şayet şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra kalk, o zalimler grubu ile beraber Sûresi 129. Ayet; İşte biz, kazanmakta oldukları günahlar sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmına böyle musallat Sûresi 5. Ayet; Azabımız kendilerine geldiğinde, “Biz bunu hak ettik. Gerçekten biz zalimler olmuştuk” demekten başka söyleyecekleri kalmamıştı. Sponsorlu Bağlantılar A’râf Sûresi 9. Ayet; Ama kimlerin sevabı da hafif gelirse işte onlar âyetlerimize haksızlık etmiş olmaları sebebiyle kendilerini ziyana Sûresi 23. Ayet; Dediler ki “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” Sponsorlu Bağlantılar A’râf Sûresi 41. Ayet; Onlar için cehennem ateşinden döşek, üstlerinde de cehennem ateşinden örtüler var. İşte biz zalimleri böyle Sûresi 148. Ayet; Mûsâ’nın kavmi onun Tur’a gitmesinin ardından, ziynet eşyalarından, böğürmesi olan bir buzağı heykeli yaparak ilah edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onlara hiçbir yol göstermediğini görmediler mi? Böyle iken onu ilah edindiler de zalim kimseler Sûresi 160. Ayet; Biz onları on iki kabile halinde topluluklara ayırdık. Tîh sahrasında susuzluktan sıkılan kavmi Mûsâ’dan su istediğinde biz ona, “Asânı taşa vur” diye vahyettik. Vurunca taştan on iki pınar fışkırdı. Herkes kendi su içeceği yeri bildi. Üzerlerine bulutu da gölgelik yaptık ve onlara kudret helvası ve bıldırcın indirdik. “Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin iyi ve temiz olanlarından yiyin” dedik. Onlar bize zulmetmediler, fakat kendi nefislerine Sûresi 162. Ayet; Onlardan zulmedenler hemen sözü, kendilerine söylenenden başka şekle soktular. Biz de zulmetmelerine karşılık üzerlerine gökten bir azab Sûresi 165. Ayet; Onlar kendilerine hatırlatılanı unutunca biz de kötülükten alıkoymaya çalışanları kurtardık. Zulmedenleri yoldan çıkmaları sebebiyle, şiddetli bir azapla Sûresi 177. Ayet; Âyetlerimizi yalan sayan ve ancak kendilerine zulmeden bir kavmin durumu ne kötüdür!Enfâl Sûresi 25. Ayet; Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah azabı çetin Sûresi 51. Ayet; Ey kafirler! Bu, sizin ellerinizin önceden yaptığının karşılığıdır. Yoksa Allah kullarına zulmedici Sûresi 54. Ayet; Bunların durumu, tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlar, biz de onları günahları sebebiyle helak etmiştik ve Firavun ailesini de suda boğmuştuk. Hepsi de zalim Sûresi 19. Ayet; Siz hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram’ın bakım ve onarımını, Allah’a ve âhiret gününe iman edip Allah yolunda cihad eden kimselerin amelleri gibi mi tuttunuz? Bunlar Allah katında eşit olmazlar. Allah zâlim topluluğu doğru yola Sûresi 23. Ayet; Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta Sûresi 36. Ayet; Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah’a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla Sûresi 47. Ayet; Eğer onlar da sizin içinizde sefere çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmayacak ve sizi fitneye düşürmek için aranızda koşuşturacaklardı. Aranızda onları dinleyecek kişiler de vardı. Allah zalimleri hakkıyla Sûresi 70. Ayet; Onlara kendilerinden öncekilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin; İbrahim’in kavminin; Medyen halkının ve yerle bir olan şehirlerin haberleri ulaşmadı mı? Peygamberleri onlara apaçık mucizeler getirmişti. Ama inanmadılar Allah da onları cezalandırdı. Demek ki Allah onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendilerine Sûresi 109. Ayet; Binâsını takva Allah’a karşı gelmekten sakınmak ve onun rızasını kazanmak temeli üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa binasını çökmeye yüz tutmuş bir yarın kenarına kurup, onunla birlikte kendisi de cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola Sûresi 13. Ayet; Andolsun, sizden önceki nice nesilleri peygamberleri, kendilerine apaçık deliller getirdikleri halde yalanlayıp zulmettikleri vakit helâk ettik. Onlar zaten inanacak değillerdi. İşte biz suçlu toplumu böyle Sûresi 39. Ayet; Hayır öyle değil. Onlar, ilmini kavrayamadıkları ve kendilerine yorumu gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar. Kendilerinden öncekiler de peygamberleri ve onlara indirilen kitapları böyle yalanlamışlardı. Bak, o zalimlerin sonu nasıl Sûresi 44. Ayet; Şüphesiz Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine Sûresi 47. Ayet; Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onların peygamberi geldiği tebliğini yaptığı zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla Sûresi 52. Ayet; Sonra da zulmedenlere, “Ebedî azabı tadın! Siz ancak vaktiyle kazanmakta olduğunuzun cezasına çarptırılıyorsunuz” Sûresi 54. Ayet; O gün zulmetmiş olan herkes, eğer yeryüzündeki her şeye sahip olsa, kendini kurtarmak için onu fidye verir. Azabı gördüklerinde, için için derin bir pişmanlık duyarlar. Onlara zulmedilmeksizin aralarında adaletle Sûresi 85. Ayet; Onlar da şöyle dediler “Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizi zalimler topluluğunun baskı ve şiddetine maruz bırakma!”Yûnus Sûresi 105/106. Ayetler; Yine bana şöyle emredildi “Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Sakın Allah’a ortak koşanlardan olma. Allah’ı bırakıp da sana ne fayda ve ne de zarar verebilecek olan şeylere yalvarma. Eğer böyle yaparsan, şüphesiz ki sen zâlimlerden olursun.”Hûd Sûresi 18. Ayet; Kim Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir? İşte bunlar, Rablerine arz edilecekler ve şâhitler de, “Rablerine karşı yalan söyleyenler işte bunlardır” diyeceklerdir. Biliniz ki, Allah’ın lâneti zalimler Sûresi 37. Ayet; “Gözetimimiz altında ve vahyimize göre gemiyi yap. Zulmedenler hakkında bana bir şey söyleme. Çünkü onlar suda boğulacaklardır.”Hûd Sûresi 67. Ayet; Zulmedenleri o korkunç uğultulu ses yakaladı da yurtlarında diz üstü Sûresi 94. Ayet; Azap emrimiz gelince, Şu’ayb’ı ve onunla birlikte iman edenleri, katımızdan bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri ise o korkunç uğultulu ses yakaladı da yurtlarında dizüstü Sûresi 101. Ayet; Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin azap emri gelince Allah’ı bırakıp da taptıkları ilahları kendilerine hiçbir fayda sağlamadı. İlahları onların sadece ziyanlarını Sûresi 102. Ayet; Zulme sapmış memleketlerin halkını yakaladığında, Rabbinin yakalaması işte böyledir! Şüphesiz onun yakalaması can yakıcı ve Sûresi 113. Ayet; Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da Sûresi 116. Ayet; Sizden önceki nesillerden aklı başında kimseler insanları yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan alıkoysalardı ya! Ancak içlerinden kendilerini kurtardığımız pek az kimse bunu yapmıştı. Zulmedenler ise içinde şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve günahkâr kimseler Sûresi 117. Ayet; Rabbin, halkları salih ve ıslah edici kimseler iken memleketleri zulmederek helak Sûresi 75. Ayet; Onlar da “Cezası, su kabı kimin yükünde bulunursa o kimsenin kendisinin alıkonması onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız” Sûresi 13. Ayet; İnkar edenler peygamberlerine, “Andolsun, ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz” dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti “Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz.”İbrâhîm Sûresi 42. Ayet; Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onları ancak, gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne Sûresi 44. Ayet; Ey Muhammed! İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zira o gün zalimler, “Ey Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele de senin çağrına uyalım ve peygamberlerin izinden gidelim” diyecekler. Onlara şöyle denilecek “Daha önce siz, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?”İbrâhîm Sûresi 45. Ayet; “Kendilerine zulmedenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara ne yaptığımız ise size belli olmuştu. Size misaller de vermiştik.”Nahl Sûresi 33. Ayet; O kafirler kendilerine ancak meleklerin veya senin Rabbinin helâk emrinin gelmesini bekliyorlar. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine Sûresi 41. Ayet; Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahiret mükafatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi…Nahl Sûresi 85. Ayet; O zalimler, azabı gördükleri zaman artık onlardan azap hafifletilmez ve kendilerine mühlet de Sûresi 111. Ayet; Herkesin nefsi için mücadele ederek geleceği, kendilerine zulmedilmeksizin herkese yaptığının karşılığının eksiksiz ödeneceği günü Sûresi 118. Ayet; Daha önce sana anlattıklarımızı yahudi olanlara da haram kılmıştık. Biz bununla onlara zulmetmedik, fakat onlar kendilerine Sûresi 59. Ayet; Bizi, Kureyş’in istediği mucizeleri göndermekten, ancak, öncekilerin onları yalanlamış olması alıkoydu. Nitekim Semûd kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak verdik de onlar bu yüzden zalim oldular. Oysa biz mucizeleri sırf korkutmak için Sûresi 99. Ayet; Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın kendileri gibilerini yaratmaya kadir olduğunu görmediler mi? Allah onlar için, hakkında hiçbir şüphe bulunmayan bir ecel belirlemiştir. Fakat zalimler ancak inkarda Sûresi 49. Ayet; Kitap ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün. “Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!” derler. Onlar bütün yaptıklarını karşılarında bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye Sûresi 59. Ayet; İşte zulmettiklerinde yok ettiğimiz memleketler… Helak edilmeleri için de belli bir zaman tayin Sûresi 87. Ayet; Zülkarneyn, “Her kim zulmederse, biz onu cezalandıracağız. Sonra o Rabbine döndürülür. O da kendisini görülmedik bir azaba uğratır” Sûresi 60/61. Ayetler; Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahmân’ın, kullarına gıyaben vaad ettiği “Adn” cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz onun va’di kesinlikle Sûresi 72. Ayet; Sonra Allah’a karşı gelmekten sakınanları kurtarırız da zalimleri orada diz üstü çökmüş halde Sûresi 2/3. Ayetler; Rab’lerinden kendilerine yeni bir öğüt bir uyarı gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak, kalpleri de gaflette olarak dinlemesinler. O zulmedenler gizlice şöyle konuştular “Bu da ancak sizin gibi bir insan. Şimdi siz göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?”Enbiyâ Sûresi 11. Ayet; Biz zulmetmekte olan nice memleket kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka başka toplumlar meydana Sûresi 46. Ayet; Andolsun, onlara Rabbinin azabından hafif bir esinti dokunsa, muhakkak “Eyvah bize! Gerçekten biz zalim kimselerdik” Sûresi 87. Ayet; Zünnûn’u da hatırla. Hani öfkelenerek halkından ayrılıp gitmişti de kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Derken karanlıklar içinde, “Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten nefsine zulmedenlerden oldum” diye dua Sûresi 10. Ayet; Ona, “İşte bu kendi ellerinin önceden işledikleri yüzündendir. Allah kesinlikle kullara zulmedici değildir” denir.Hac Sûresi 25. Ayet; İnkar edenler ile Allah’ın yolundan ve içinde, yerli, misafir bütün insanları eşit kıldığımız Mescid-i Haram’dan alıkoyanlar azabı hak etmişlerdir. Kim de orada zulmederek haktan sapmak isterse biz ona elem dolu bir azaptan Sûresi 39. Ayet; Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah’ın onlara yardım etmeğe gücü Sûresi 45. Ayet; Halkı zulmetmekteyken helak ettiğimiz, böylece duvarları, çökmüş çatılarının üzerine yıkılmış nice memleketler, nice kullanılmaz kuyular, nice muhteşem saraylar vardır!Hac Sûresi 48. Ayet; Zalim oldukları halde, mühlet verdiğim, sonra da kendilerini azabımla yakaladığım nice memleket halkları vardır. Dönüş yalnız Sûresi 71. Ayet; Onlar, Allah’ı bırakıp, hakkında Allah’ın hiçbir delil indirmediği, kendilerinin de hakkında hiçbir bilgilerinin bulunmadığı şeylere kulluk ederler. Zalimlerin hiçbir yardımcısı Sûresi 27. Ayet; Bunun üzerine Nûh’a, “Bizim gözetimimiz altında ve vahyimize göre o gemiyi yap” diye vahyettik. “Bizim emrimiz gelip de tandır kaynamaya başlayınca, sular coşup taştığında Nûh’a dedik ki “Her cins canlıdan erkekli dişili birer çift, bir de kendileri aleyhinde daha önce hüküm verilmiş olanlardan başka aileni gemiye al ve zulmeden kimseler hakkında bana hiç yalvarma! Şüphesiz onlar suda boğulacaklardır.”Mü’minûn Sûresi 28. Ayet; Sen ve beraberindeki kimseler gemiye bindiğiniz zaman “Bizi zalim kavmin elinden kurtaran Allah’a hamd olsun” Sûresi 41. Ayet; Derken onları o korkunç ses kaçınılmaz olarak kıskıvrak yakalayıverdi de kendilerini çör-çöp yığını haline getirdik. Zalimler topluluğu Allah’ın rahmetinden uzak olsun!Mü’minûn Sûresi 93/94. Ayetler; De ki “Ey Rabbim! Onlara yöneltilen tehditleri bana mutlaka göstereceksen, beni o zalim milletin içinde bulundurma.”Furkân Sûresi 8. Ayet; “Yahut kendisine bir hazine verilseydi veya ürününden yiyeceği bir bahçesi olsaydı ya! “Zalimler inananlara “Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz” Sûresi 19. Ayet; İlah edindikleriniz söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı savmaya gücünüz yetmeyecek ve kendinize yardım da edemeyeceksiniz. Sizden kim de zulüm ve haksızlık ederse ona büyük bir azap Sûresi 37. Ayet; Nûh kavmini de, Peygamberleri yalanladıkları vakit suda boğduk. Onları insanlara bir ibret yaptık ve zalimlere elem dolu bir azap Sûresi 10/11. Ayetler; Hani Rabbin Mûsâ’ya, “Zalimler topluluğuna, Firavun’un kavmine git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?” diye Sûresi 209. Ayet; Bu bir hatırlatmadır. Biz zalim Sûresi 227. Ayet; Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını Sûresi 11. Ayet; “Ancak kim zulmeder de sonra yaptığı kötülüğün yerine iyilik yaparsa bilsin ki şüphesiz ben çok bağışlayıcıyım, çok merhamet edenim.”Neml Sûresi 44. Ayet; Ona “köşke gir” denildi. Köşkü görünce onuzeminini derin bir su sandı ve eteklerini topladı. Süleyman ona “Bu, zemini billurdan döşenmiş bir köşktür” dedi. Belkıs, “Ey Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmetmiştim. Şimdi ise Süleyman ile birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum” Sûresi 52. Ayet; İşte zulümleri yüzünden harabeye dönmüş evleri! Şüphesiz bunda bilen bir kavim için bir ibret Sûresi 85. Ayet; Zulümlerinden dolayı sözü edilen azap tepelerine iner de artık Sûresi 16. Ayet; Mûsâ, “Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmettim. Beni affet” dedi. Allah da onu affetti. Şüphesiz o, çok bağışlayandır, çok merhamet Sûresi 37. Ayet; Mûsâ, “Katından kimin hidayet getirdiğini ve bu yurdun güzel sonucunun kimin olacağını Rabbim daha iyi bilir. Doğrusu zalimler kurtuluşa eremezler” Sûresi 40. Ayet; Biz de onu ve askerlerini yakaladık ve onları denize attık Orada boğuldular. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bak!Kasas Sûresi 50. Ayet; Eğer bu konuda sana cevap veremezlerse bil ki onlar sadece kendi nefislerinin arzularına uymaktadırlar. Kim, Allah’tan bir yol gösterme olmaksızın kendi nefsinin arzusuna uyandan daha sapıktır. Şüphesiz Allah zalimler toplumunu doğruya Sûresi 59. Ayet; Rabbin, ülkelerin merkezî yerlerine, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamber göndermedikçe memleketleri helak edici değildir. Zaten biz, halkları zalim olmadıkça memleketleri helak Sûresi 14. Ayet; Andolsun, biz Nûh’u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik. O da dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Neticede onlar zulümlerini sürdürürlerken tûfan kendilerini Sûresi 40. Ayet; Bunların her birini kendi günahları yüzünden yakaladık. Onlardan taş yağmuruna tuttuklarımız var. Onlardan o korkunç sesin yakaladığı kimseler var. Onlardan yerin dibine geçirdiklerimiz var. Onlardan suda boğduklarımız var. Allah onlara zulmediyor değildi, fakat onlar kendilerine Sûresi 46. Ayet; İçlerinden zulmedenler hariç, Kitap ehli ile ancak en güzel bir yolla mücadele edin ve onlara şöyle deyin “Biz, bize indirilene de, size indirilene de inandık. Bizim ilahımız ve sizin ilahınız birdir aynı ilahtır. Biz sadece ona teslim olmuş kimseleriz.”Ankebût Sûresi 49. Ayet; Hayır, o, kendilerine ilim verilenlerin kalplerindeki apaçık âyetlerdir. Bizim âyetlerimizi ancak zalimler inkâr Sûresi 9. Ayet; Yine onlar, yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler. Yeryüzünü sürüp işlemişler ve orayı kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi. Allah onlara asla zulmediyor değildi. Fakat onlar kendilerine Sûresi 29. Ayet; Fakat, zulmedenler bilgisizce nefislerinin arzularına uydular. Allah’ın bu şekilde saptırdığı kimseleri kim doğru yola iletir? Onların hiçbir yardımcıları Sûresi 57. Ayet; O gün zulmedenlere mazeretleri fayda sağlamaz, Allah’ı razı edecek amelleri işleme istekleri de kabul Sûresi 11. Ayet; İşte Allah’ın yarattıkları! Haydi, Allah’ı bırakıp da taptıklarınızın yarattığını bana gösterin! Hayır, zalimler açık bir sapıklık Sûresi 22. Ayet; Kim, Rabbinin âyetleri kendisine hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalimdir? Şüphesiz ki biz suçlulardan intikam Sûresi 19. Ayet; Onlar ise, “Ey Rabbimiz! Yolculuğumuzun konakları arasını uzaklaştır” dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları ibret kıssalarına çevirdik ve kendilerini darmadağın ettik. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler Sûresi 31. Ayet; İnkar edenler, “Biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Zalimler Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hallerini bir görsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” Sûresi 42. Ayet; İşte bugün birbirinize ne fayda ne de zarar verebilirsiniz. Zulmedenlere, “Yalanlamakta olduğunuz cehennem azabını tadın” Sûresi 32. Ayet; Sonra biz o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere Muhammed’in ümmetine miras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük Sûresi 40. Ayet; De ki “Allah’ı bırakıp da taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Gösterin bana, onlar yerden ne yaratmışlardır?” Yoksa onların göklerde bir ortaklıkları mı var? Yoksa kendilerine bir kitap verdik de, o kitaptan, açık bir delile mi sahip bulunuyorlar? Hayır, zalimler birbirlerine aldatmadan başka hiçbir şey Sûresi 54. Ayet; O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı Sûresi 22/24. Ayetler; Allah meleklere şöyle emreder “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya Sûresi 113. Ayet; Onu da İshak’ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler Sûresi 22. Ayet; Hani Dâvûd’un yanına girmişlerdi de Dâvûd onlardan korkmuştu. Onlar, “Korkma! Biz, iki davacı grubuz. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda adaletle hükmet. Zulmetme ve bizi hak yola ilet” Sûresi 24. Ayet; Davud dedi ki “Andolsun, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemek suretiyle sana zulmetmiştir. Esasen ortakların pek çoğu birbirine haksızlık eder. Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır.” Dâvûd bizim kendisini imtihan ettiğimizi anladı. Derken Rabbinden bağışlama diledi, eğilerek secdeye kapandı ve Allah’a Sûresi 51. Ayet; Nihayet kazandıkları şeylerin kötülükleri onlara isabet etmişti. Onlardan zulmedenler var ya, kazandıkları şeylerin kötülükleri onlara isabet edecektir. Onlar Allah’ı aciz bırakacak Sûresi 46. Ayet; Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullara zerre kadar zulmedici Sûresi 40. Ayet; Bir kötülüğün karşılığı, onun gibi bir kötülüktür ona denk bir cezadır. Ama kim affeder ve arayı düzeltirse onun mükafatı Allah’a aittir. Şüphesiz O, zâlimleri Sûresi 41. Ayet; Zulme uğradıktan sonra, kendini savunup hakkını alan kimseye ceza vermek için bir yol Sûresi 42. Ayet; Ceza yolu ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenler içindir. İşte onlar için elem dolu bir azap Sûresi 39. Ayet; Onlara, “Bu temenniniz bugün size asla fayda vermez. Çünkü zulmettiniz. Hepiniz azapta ortaksınız” Sûresi 65. Ayet; Ama aralarından çıkan gruplar ayrılığa düştüler. Elem dolu bir günün azâbından vay o zulmedenlerin haline!Zuhruf Sûresi 76. Ayet; Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar, kendileri zâlim Sûresi 22. Ayet; Allah, gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun olarak, herkese kazandığının karşılığı verilsin diye yaratmıştır. Onlara zulm Sûresi 12. Ayet; Bundan önce bir rehber ve bir rahmet olarak Mûsâ’nın kitabı da vardı. Bu ise, onu doğrulayan ve zulmedenleri uyarmak, iyilik yapanlara müjde olmak üzere Arap diliyle indirilmiş bir Sûresi 19. Ayet; Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır. Bu da Allah’ın onlara yaptıklarının karşılığını tastamam vermesi içindir. Aslâ kendilerine haksızlık Sûresi 29. Ayet; “Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.”Zâriyât Sûresi 59. Ayet; Şüphesiz zulmedenler için önceki müşrik arkadaşlarının azap payı gibi payları vardır. Artık azabımı acele Sûresi 47. Ayet; Şüphesiz zulmedenlere bundan başka bir azap daha var. Fakat onların çoğu Sûresi 7. Ayet; Kim, İslam’a davet olunduğu halde Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir? Allah, zalimler topluluğunu hidayete Sûresi 1. Ayet; Ey peygamber! Kadınları boşamak istediğinizde onları iddetlerini dikkate alarak temizlik halinde boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz olan Allah’a karşı gelmekten sakının. Apaçık bir hayasızlık yapmaları dışında onları bekleme süresince evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, sonra yeni bir durum ortaya Sûresi 14. Ayet; “Kuşkusuz içimizde müslüman olanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Kim müslüman olursa, işte onlar doğruyu arayıp bulmuşlardır.”Cin Sûresi 15. Ayet; “Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.”
Meal Fihrist A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Güzel Kurani kerimimizde geçen bereket ile ilgili ayetler. Kuranda geçen bereket ile ilgili ayetler tarafmizca seçilip otomatik listelenmekte. Kuranda bereket ile alakali tahmini 9 ayet geçiyor 7137 - Ve o hırpalanıp ezilmekte olan kavmi de yeryüzünün, bereketle donattığımız doğusuna ve batısına mirasçı yaptık. Ve böylece Rabbinin, İsrailoğullarına olan o güzel vaadi, sabırları yüzünden gerçekleşti. Biz de Firavun ile kavminin yapageldikleri sanat eserlerini ve diktikleri binaları yerle bir ettik. 1148 - "Ey Nuh!" denildi, " Bizden bir selâm sana ve seninle birlikte olanlardan gelecek ümmetlere, kutluluk dileğiyle gemiden in. İlerde kendilerini bir çok nimetten faydalandıracağımız, sonra da bu yüzden kendilerine tarafımızdan acıklı bir azap dokunacak nice ümmetler olacaktır." 1173 - Dediler "Sen Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve berekâtı üzerinizdedir. Ey ev halkı! Muhakkak ki O, hamiddir övülmeye lâyıktır, meciddir cömertliği boldur." 171 - Kulu Muhammed'i geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O'dur. 2171 - Onu da, Lût'u da, âlemler için bereketli ve kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık. 2181 - Bereketli kıldığımız yere doğru, Süleyman'ın emriyle yürüyen şiddetli rüzgarı, onun buyruğuna verdik. Biz her şeyi biliyorduk. 3418 - Biz onlarla o bereket verdiğimiz memleketler arasında, sırt sırta şehirler meydana getirmiştik. Ve onlar da muntazam gidiş geliş düzenledik. Onlara Buralarda gecelerce ve gündüzlerce emniyet içinde gezip yürüyün dedik. 37113 - Hem ona hem İshak'a bereketler verdik. Her ikisinin neslinden de hem iyilik yapanlar var, hem de açıkça kendi nefsine zulmedenler var. 4110 - O, yerin üstünde sabit dağlar yarattı. Orada bereketler meydana getirdi. Orada araştırıp soranlar için rızıkları tam dört günde belli bir seviyede takdir edip, düzene koydu.
Kuranda Sanat ayetleri, ”Sanat’ Kelimesi ile İlgili Ayetler Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla “Ölümsüz kılınmak umuduyla sanat yapıları mı ediniyorsunuz?” Şuara Suresi, 129 Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Herşeyi sapasağlam ve yerli yerinde yapan’ Allah’ın sanatı yapısıdır bu. Şüphesiz O, işlediklerinizden haberdardır. Neml Suresi, 88
kuranda sanat ile ilgili ayetler