🐟 Yunus Suresi 26 Ayet Ne Için Okunur
ZZVgLhc. ❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio ۞ لِّلَّذِينَ أَحْسَنُوا۟ ٱلْحُسْنَىٰ وَزِيَادَةٌ ۖ وَلَا يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌ وَلَا ذِلَّةٌ ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْجَنَّةِ ۖ هُمْ فِيهَا خَٰلِدُونَ Lillezîne ahsenûl husnâ ve zîyâdehzîyâdetun, ve lâ yerheku vucûhehum katerun ve lâ zillehzilletun, ulâike ashâbul cennehcenneti, hum fîhâ hâlidûnhâlidûne. Güzel iş yapanlara karşılık olarak daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır. Türkçesi Kökü Arapçası kimselere vardır لِلَّذِينَ iyilik edenlere ح س ن أَحْسَنُوا daha iyisi ح س ن الْحُسْنَىٰ ve fazlası ز ي د وَزِيَادَةٌ وَلَا bürümez ر ه ق يَرْهَقُ onların yüzlerini و ج ه وُجُوهَهُمْ karalık ق ت ر قَتَرٌ وَلَا ve aşağılık ذ ل ل ذِلَّةٌ işte bunlar أُولَٰئِكَ ehlidirler ص ح ب أَصْحَابُ cennet ج ن ن الْجَنَّةِ onlar هُمْ orada فِيهَا sürekli kalıcıdırlar خ ل د خَالِدُونَ Diyanet İşleri Başkanlığı Güzel iş yapanlara karşılık olarak daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır. Diyanet Vakfı Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz kara leke bulaşır ne de bir horluk gelir. İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş İyi işler yapanlara daha güzeli; bir de fazlası var; yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de aşağılık. Onlar cennet ehli, hep orada ebedi kalacaklardır. Elmalılı Hamdi Yazır İyi iş, güzel amel yapanlara daha güzeli ve daha fazlasıyla karşılık vardır. Yüzlerine ne kara bulaşır, ne de aşağılanırlar. Cennet ehli işte bunlardır. Orada ebedî kalacaklardır. Ali Fikri Yavuz İman edip güzel bir amel işleyenlere cennet ve bir de Allah’ın Cemalini görmek var. Onların yüzlerine ne bir leke bulaşır, ne de bir zillet... İşte bunlar cennetliktirler, kendileri orada ebedî olarak kalıcıdırlar. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Hasenât yapanlara husnâ bir de ziyade var, ve yüzlerine ne bir kara bulaşır ne zillet, onlar eshabı Cennet hep orada muhalleddirler Fizilal-il Kuran Dünyada iyi işler yapanlara daha iyi bir karşılık ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne kara leke ve ne de horlanmışlık kaplar. Onlar cennetliklerdir, orada ebedi olarak kalacaklardır. Hasan Basri Çantay İyi iş, güzel amel yapanlara ihsân» mertebesine erenlere daha güzel iyilik, bir de ziyâde vardır. Onların yüzlerine ne bir toz karalık bulaşır, ne de bir horluk kaplar. Onlar cennetin yaranıdırlar ki kendileri onun için ebedî kalıcıdırlar. İbni Kesir Güzel davrananlara daha güzeli ve fazlası var. Onların yüzleri ne kararır ne de zilletten kızarır. Onlar cennetin yaranıdırlar. Orada temelli kalacaklardır. Ömer Nasuhi Bilmen İhsanda bulunanlar için güzellik ve bir ziyâdelik vardır ve onların yüzlerini ne karalık ve ne de bir alçaklık kaplamaz. İşte onlar cennet ehlidirler. Onlar orada ebedîyyen kalıcılardır. Tefhim-ul Kuran Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; onda ebedi olarak kalacaklardır.
TEFSİR Yaptığı işi iyi, güzel ve kaliteli yapanlar dünya hayatında da başarılı olurlar. Kendilerine değer verilir, yaptıkları takdir edilir, eğer ticâretle uğraşıyorlarsa bol kazanç elde ederler. Güzel bir kulluk hayatı, haram ve helâl hassâsiyeti insanın dünyada da mutlu ve huzurlu bir hayat sürmesine yardımcı olur. Âhirette ise Cenâb-ı Hak, imanla birlikte yaptığını güzel yapanlara mükâfâtın en güzelini verecek ve zamanla bu mükâfâtı daha da artıracaktır. Mükâfatlar sonsuza değin artarak devam Resûlü âyette geçen اَلْحُسْنٰى hüsnâyı cennet, زِيَادَةٌ ziyâdeyi ise Allah’ı görmek olarak şöyle tefsir etmiştir“Cennetlikler cennete girdikten sonra, şanı yüce ve mübârek olan Allah şöyle buyuracak Size daha fazlasını vermemi istediğiniz bir şey var mı?» Onlar Yüzlerimizi ağartmadın mı, bizi cennete koymadın mı, cehennem ateşinden korumadın mı?» diyecekler. Bunun üzerine yüce Allah hicabı açacak. Onlara aziz ve celil olan Rabblerine bakmaktan daha çok sevdikleri bir şey verilmiş olmayacaktır.” Bir rivayete göre Efendimiz bu açıklamadan sonra “İyi ve güzel işler yapan mü’minlere mükâfatların en güzeli ve bir de tahmin edemeyeceğiniz fazlası vardır” Tevbe 9/26 âyetini okumuştur. Müslim, İman 297, 298; Tirmizî, Cennet 16Cennetliklerin yüzleri aydınlık ve parlak olacak; onlar herhangi bir zillet ve aşağılık hissi içinde olmayacaklardır. Akıbetlerinden emin, huzurlu ve rahat bir halde bulunacaklardır. Dünyada günah fiiller işlediklerinden ötürü cehenneme girecek olanları ise mahşerde müthiş bir zillet, bayağılık ve perişanlık kaplayacaktır. Yaptıklarına duydukları pişmanlığın derin izleri yüzlerine yansıyacaktır. Onları Allah’ın azabından hiç kimse kurtaramayacaktır. Yüzleri ise karanlık gecenin parçalarına bürünmüş gibi simsiyah olacaktır. Bu hususu izah eden diğer âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur“O kıyâmet gününde bir kısım yüzler pırıl pırıl parlayacak; bir kısım yüzler de kederden simsiyah kesilecektir. Yüzleri simsiyah olanlara İmanınızdan sonra tekrar küfre sapmıştınız, değil mi? O halde küfür üzere yürüyüp durmanız sebebiyle tadın bakalım bu azabı!» denilecek. Yüzleri pırıl pırıl olanlara gelince, onlar hep Allah’ın rahmetinin tecelli ettiği cennette olacak ve orada ebedî kalacaklardır.” Âl-i İmrân 3/106-107“Yüzler vardır o gün pırıl pırıldır. Güleçtir, sevinçlidir. Kimi yüzler de o gün toza toprağa bulanmıştır. Onları karanlık bürümüştür. Onlar Allah’ın sınırlarını aşıp günaha dadanmış kâfirlerdir.” Abese 80/38-42Bunlardan sonra söz müşriklere intikal ettirilerek, dehşetli mahşer meydanından şirkin asılsızlığını belgeleyen acı bir manzara takdim ediliyor Kaynak Ömer Çelik Tefsiri
Anasayfa Galeri İslam Kalem suresinin 51 ve 52. ayetleri neden okunur? Kalem suresi meali ve Arapça okunuşu Mekke döneminde indirilen Kalem suresi, 52 ayetten oluşur. Surede başlıca, Peygamber Efendimizin Allah tarafından gönderilmiş gerçek bir elçi olduğu, yüksek şahsiyeti ve müminler ile kâfirlerin akıbetleri konu edilir. Peki, Kalem suresinin fazileti nedir? Kalem suresinin 51 ve 52. ayetleri ne için okunur? Kalem suresi nazar için okunur mu? Kalem suresi meali ve Arapça okunuşu... Giriş Tarihi 1603 Güncelleme Tarihi 1041 1 6 KALEM SURESİNİN ANLAMI Kalem suresi, Mekke döneminde inmiştir. 52 âyetten oluşan sure, adını birinci âyette geçen "el-Kalem" kelimesinden alır. "Nûn" suresi olarak da anılır. Mushaftaki sıralamada altmış sekizinci, iniş sırasına göre ikinci suredir. Alak'tan sonra, Müzzemmil'den önce Mekke'de inmiştir. 17. ayetten 50. ayete kadar olan kısmının Medine'de indiği yönünde bir rivayet bulunmakla beraber âyetlerin üslûp ve içeriğinden bunların da Mekke'de indiği anlaşılmaktadır. Fikriyat'ın Kur'an-ı Kerim uygulamasında yer alan seçkin hafızlardan, Kalem suresini dinlemek ve okumak için tıklayın. 2 6 KALEM SURESİNİN KONUSU Surede başlıca, Hz .Muhammed'in peygamberliğinin ispatı ve müminler ile kâfirlerin akıbetleri konu edilir. Hz. Muhammed sav'in Allah tarafından gönderilmiş gerçek bir elçi olduğu, yüksek şahsiyeti ve Mekkeli müşriklerin onun getirdiği mesaj konusunda yaymaya çalıştıkları tereddütler, müşriklerdeki şahsiyet bozuklukları, nimete karşı nankörlüğün sonucunu açıklamak amacıyla anlatılan "bahçe sahipleri kıssası", ahiretin sıkıntılı ve dehşetli halleri, Allah'ın müminler için hazırlamış olduğu ödüller ve kâfirlere vereceği cezalar, surenin başlıca konularıdır. Ayrıca Hz. Peygamber'e metânetli olması, Yunus peygamberin yaptığı gibi sabırsızlık göstermemesi tavsiye edilmektedir. Fikriyat TV'de yer alan Kur'an-ı Kerim okumaları için tıklayın. 3 6 KALEM SURESİNİN FAZİLETİ Hasan-ı Basrî, nazara karşı Kalem suresinin 51 ve 52. ayetleri okunması tavsiye eder. Zemahşerî, IV, 148; Fahreddin er-Râzî, XXX, 100. Kur'an'ın insanlar için bir uyarı olduğunu ifade eden ayetle sona erer. Bazı tefsirlerde Hz. Peygamber'den nakledilen, "Kalem suresini okuyan kişiye Allah ahlâkını güzelleştirdiği kimselerin sevabını verir" mealindeki hadisin sahih olmadığı belirtilir. Zihin açıklığı için de Kalem suresinin okunması tavsiye edilir. 4 6 KALEM SURESİ ARAPÇA OKU 1. Nun velkalemi ve ma yesturune. 2. Ma ente binı'meti rabbike bimecnunin. 3. Ve inne leke leecren ğayre memnunin. 4. Ve inneke le'ala hulukın 'azıymin. 5. Fesetubsıru ve yubsırune. 6. Bieyyikumulmeftunu. 7. İnne rabbeke huve a'lemu bimen dalle'an sebiylihi ve huve a'lemu bilmuhtediyne. 8. Fela tutı'ılmukezzibiyne 9. Veddu lev tudhinu feyudhinune. 10. Ve la tutı' kulle hallafin mehiyni. 11. Hemmazin meşşain binemiymin. 12. Menna'ın lilhayri mu'tedin esiymin. 13. 'utullin ba'de zalike zeniymen. 14. En kane za malin ve beniyne. 15. İza tutla 'aleyhi ayatuna kale esatıyrulevveliyne. TÜRKÇE ANLAMI 1-2. Nûn. Kaleme ve yazanların onunla yazdıklarına andolsun ki sen -rabbinin lutfu sayesinde- asla deli değilsin. 3. Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir ödül vardır. 4. Sen elbette üstün bir ahlâka sahipsin. 5-6. Aranızdan hanginizin aklı bozuk olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler. 7. Doğrusu, yolundan sapan kimseyi en iyi bilen rabbindir; hidayete erenleri de en iyi bilen O'dur. 8. Şu halde seni yalancılıkla itham edenlere boyun eğme! 9. İsterler ki sen tâviz veresin, onlar da tâviz versinler. 10-14. Olur olmaz yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp iğneleyen, durmadan laf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günahkâr, huysuz ve sert, bütün bunlardan sonra bir de ne idüğü belirsiz kimselere, serveti ve çocukları var diye sakın boyun eğme. 15. Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, "Öncekilerin masalları!" der. 5 6 16. Senesimuhu 'alelhurtumi. 17. İnna belevnahum kema belevna ashabelcenneti iz aksemu leyasri munneha musbihıyne. 18. Ve la yestesnune. 19. Fetafe 'aleyha taifun min rabbike ve hum naimune. 20. Feasbehat kessariymi. 21. Fetenadev musbihıyne. 22. Eniğdu 'ala harsikum in kuntum sarimiyne. 23. Fentaleku ve hum yetehafetune. 24. En la yedhulennehelyevme 'aleykum miskiynun. 25. Ve ğadev 'ala hardin kadiriyne. 26. Felemma reevha kalu inna ledallune. 27. Bel nahnu mahrumune. 28. Kale evsetuhum elem ekul lekum levha tusebbihune. 29. Kalu subhane rabbina inna kunna zalimiyne. 30. Feakbele ba'duhum 'ala ba'dın yetelavemune. 31. Kalu ya veylena inna kunna tağıyne. 32. 'asa rabbuna en yubdilena hayren minha inna ila rabbina rağıbune. 33. Kezalikel'azabu ve le'azabul'ahıreti ekberu lev kanu ya'lemune. 34. İnne lilmuttekıyne 'ınde rabbihim cennatin ne'ıymi. 35. Efenec'alulmuslimiyne kelmucrimiyne. 36. Ma lekum keyfe tahkumune. 37. Emlekum kitabun fiyhi tedrusune. 38. İnne lekum fiyhu lema tehayyerune. 39. Em lekum eymanun 'aleyna baliğatun ila yevmilkıyameti inne lekum lema tahkumune. 40. Selhum eyyuhum bizalike ze'ıymun. 41. Emlehum şureka'u felye'tu bişurekaihim in kanu sadikıyne. TÜRKÇE ANLAMI 16. Yakında onun alnına cehennemlik damgasını vuracağız! 17-18. Biz, vaktiyle şu bahçe sahiplerine belâ verdiğimiz gibi onlara da belâ verdik. Hani bahçe sahipleri, "Allah izin verirse" gibi bir kayıt koymaksızın sabah erkenden bahçenin mahsulünü kesinlikle devşireceklerine yemin etmişlerdi. 19-20. Fakat onlar uykudayken rabbin tarafından gelen kuşatıcı bir âfet bahçeyi sarıverdi de bahçe kesilip kurumuş gibi oldu. 21. Sabahleyin birbirlerine şöyle seslendiler 22. "Eğer devşirecekseniz erkenden tarlanızın başına gidin!" 23. Derken yola koyuldular. Birbirlerine şöyle fısıldıyorlardı 24. "Aman, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın!" 25. Amaçlarını, planladıkları gibi gerçekleştirmek üzere erkenden yola düşüp gittiler. 26-27. Bahçeyi gördüklerinde ise, "Herhalde yanlış yere gelmişiz; yok yok, ürünü kaybetmişiz" dediler. 28. İçlerinden aklı başında olan biri şöyle dedi "Ben size, 'Allah'ın yüceliğini dile getirmelisiniz' dememiş miydim?" 29. Şöyle cevap verdiler "Rabbimizin şanı yücedir; doğrusu biz haksızlık etmişiz." 30. Ardından, birbirlerini kınamaya başladılar 31."Yazıklar olsun bize" dediler, "Gerçekten biz azmış ve sapmıştık. 32. Belki rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Biz rabbimizden bunu diliyoruz." 33. İşte ceza budur. Âhiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi! 34. Şüphesiz Allah'a itaatsizlikten sakınanlar için rableri katında nimetlerle dolu cennetler vardır. 35. Öyle ya, emrimize boyun eğenleri o günahkârlarla bir mi tutacağız? 36. Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz? 37-38. Yoksa elinizde okuduğunuz bir kitap var da orada dilediğinizin sizin olacağı mı yazılı? 39. Yoksa, "Neye hüküm verirseniz o mutlaka sizindir" diye tarafımızdan lehinize verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var? 40. Sor onlara İçlerinden kim buna kefil oluyor? 41. Yoksa onların kendilerine akıl veren ortakları mı var? Doğru söylüyorlarsa haydi getirsinler ortaklarını! 6 6 42. Yevme yukşefu 'an sakın ve yud'avne ilessucudi fela yestetıy'une. 43. Haşi'aten ebsaruhum terhekuhum zillefun ve kad kanu yud'avne ilessucudi ve lum salimune. 44. Fezerniy ve men yukezzibu bihazelhadiysi senestedricuhum min haysu la ya'lemune. 45. Ve umliy lehum inne keydiy metiynun. 46. Em tes'eluhum ecren fehum min mağremin muskalune. 47. Em 'ındehumulğaybu fehum yektubune. 48. Fasbir lihukmi rabbike ve la tekun kesahıbilhuti iz nada ve huve mekzumun. 49. Levla en tedarekehu nı'metun min rabbihi lenubize bil'arai ve huve mezmumun. 50. Fectebahu rabbuhu fece'alehu minessalihıyne. 51. Ve in yekadulleziyne keferu leyuzlikuneke biebsarihim lemma semi'uzzikre ve yekulune innehu lemecnunun. 52. Ve ma huve illa zikrun lil'alemiyne. TÜRKÇE ANLAMI 42. İş ciddileşip paçalar sıvandığı gün secdeye çağrılırlar, ama bunu yapamazlar; 43. O sırada gözlerine korku çökmüş, perişan olmuşlardır. Halbuki onlar, yapabilecek durumda iken de secdeye çağrılmışlardı. 44. Sen bu sözü yalan sayanı bana bırak! Biz onları, bilemeyecekleri bir şekilde yavaş yavaş azaba doğru çekeceğiz. 45. Onlara mühlet veriyorum; ama benim planım çok sağlamdır! 46. Yoksa, sanki sen onlardan bir ücret istiyorsun da bunun ağırlığı altında kalmaktan mı çekiniyorlar? 47. Yahut gayb bilgisine sahipler de oradan mı alıp yazıyorlar? 48. Sen rabbinin hükmüne sabret; balığın yoldaşı Yunus peygamber gibi olma. Hani o, öfkeli olarak seslenmişti. 49. Rabbinin lutfu imdadına yetişmeseydi o mutlaka kınanmayı hak etmiş olarak ıssız bir sahaya atılacaktı. 50. Fakat rabbi onu seçip sâlihlerden eyledi. 51. O inkârcılar Kur'an'ı işittikleri zaman, seni gözleriyle devireceklermiş gibi bakar, "Şüphe yok o bir delidir" derler. 52. Oysa Kur'an, âlemler için öğütten başka bir şey değildir.
Yunus Süresinin fazileti ve sırları, gençliğini ve tazeliğini koruduğu gibi en iyi bile Yüce Allah’tır. Bu nedenle Kur’an’ın sâhip olduğu meziyet ve özellikler, âyetlerde ve hadîslerde şu şekilde beyan buyurulmuştur “İşte bu Kur’an muazzam bir kitabdır. Onu biz indirdik. Çok mübarektir. Fayda ve bereketi çoktur. Artık buna uyun, emirlerine bağlanın ve Allah’tan korkun. Tâ ki merhamet olunasınız.” En’âm, 6/155. Kur’an-ı Kerim’in önemini bize bütün beşer kelamlarının da üzerinde evvelen ve bizzat Allah anlatmaktadır. Artık gerisini siz düşünün nasıl bir bereket ve Merhamet, Rahmet, güzelliği olduğunu. Onun için kişi hangi dua yada sure olursa olsun önce niyet çok önemlidir. Ayrıca Kuranı Kerimi okuyan kişinin Kâlbî sükûnetlere vesîledir Cenâb-ı Hak, Kelâm-ı kadîm’iyle ilgilenenlere, derin mânevî hazlar lutfedecektir. Kur’an-ı Kerimi okuyup, onun muhtevasını öğrenmek, her müslüman için gereklidir. Kur’an-ı okumak bir ibadet, hatta açıp yüzüne bakmak sevaptır. Bunun böyle oluşu onu okumaya ve anlamaya teşvik içindir. Kur’ân-ı kerîmin onuncu sûresi. Yûnus sûresi Mekke’de nâzil oldu indi. Sâdece 40, 94, 95 ve 96. âyetler Medîne’de nâzil oldu. Yüz dokuz âyet-i kerîmedir. Doksan sekizinci âyet-i kerîmede Yûnus aleyhisselâmın kavminden bahsedildiği için, sûreye bu isim verilmiştir. Sûrede; Nûh ve Mûsâ aleyhimesselâma dâir kıssalar, rahmet-i ilâhiyyenin, azâb-ı ilâhîden daha çok olduğu bildirilmektedir. Râzî, İbn-i Abbâs, Kurtubî YUNUS SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR? İçinde Yunus Peygamberden ve kavminden bahsedildiği için sure bu adı almıştır. Mekke’de, İsrâ suresinden sonra inmiştir. 109 ayettir. 40, 94 ve 96. ayetlerinin Medine’de indiği rivayet edilmektedir. Mushaftaki resmi sırası itibarıyla 10. suredir. İniş sırası itibarıyla ise 51. suredir. Sure, Mekke halkının Hz. Muhammed’in yetim ve yoksul olmasını ileri sürerek peygamberliğine itiraz etmeleri üzerine inmiştir.Elmalı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, IV/2662. İbni Cerîr’in rivayetine göre İbni Abbas diyor ki Allah Hz. Muhammed peygamber olarak gönderdiğinde Araplar bunu inkâr ettiler, veya bir kısmı inkâr edip “Allah Peygamberini beşer olarak göndermekten münezzehtir” dediler. Bunun üzerine “İnsanlara tuhaf mı geldi?” Yunus, 10/2 ve “Biz senden önce de sadece erkekleri peygamber olarak gönderdik.” Yunus, 10/109 ayeti nazil oldu. Allah onlara aynı hücceti tekrar tekrar ileri sürünce bu defa da “Madem ki, peygamber beşer olacak o takdirde Muhammed’den başkası peygamberliğe daha lâyıktır” dediler “Müşrikler Şu Kur’an iki şehirden Mekke ile Taiften birinde bulunan bir büyük adama indirilseydi ya” dediler. Zuhruf, 43/31 Muhammed’den daha şerefli bir adama indirilseydi yani Mekke’den Velid b. Muğire, Taiften Mes’ud b. Amr es-Sekafî’ yi kastediyorlardı. Cenab-ı Hak bunlara cevap olarak “Onlar mı Rabbinin rahmetini paylaştıracaklar!” buyurdu. Zuhruf, 43/32. YUNUS SÛRESFNİN FAZİLETİ VE YARARLARI Kim Yûnus sûresini okursa, Yûnus aleyhisselâmı tasdîk îmân ve tekzîb edenlerin yalanlayanların ve Fir’avn ile boğulanların adedinin on katı sevâb verilir. Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri Allah resulü şöyle buyurmuştur Yüce Allah Yunus Suresini okuyan herkese, Hz. Yunus’u onaylayan ve yalanlayanların ve Nil nehrinde boğulan Firavun taraftarlarının on katınca iyilik verecektir. [ Kef’emi, el-Misbah, 1405, s 440] İmam Sadık şöyle buyurmuştur Yunus Suresini her iki veya üç ayda bir okuyan kimse, cahillerden olma korkusundan uzak ve kıyamet günündeyse mukarrabinden Yakınlaradan olacaktır. [Ayaşi, Tefsir-i Ayaşi, 1380, c 2, s 119] Kerramellâhu Teâlâ Vechehûnun şöyle buyurduğu vârid olmuştur “Yedi âyet vardır ki, her kim bunları okur veya yanında taşırsa, gök yerin üzerine kapansa elbette Allâh o kişiye bir çıkış ve kurtuluş yaratır. 1. Tevbe Sûresinin 51. âyeti, 2. Yûnus Sûresinin 107. âyeti, 3 . Hûd Sûresinin 6. âyeti, 4 . Hûd Sûresinin 5 . Ankebût Sûresinin 60. âyeti, 6 . Fâtır Sûresinin 2. âyeti ve 7 . Zümer Sûresinin 38. âyet-i kerîmesidir.” Yunus Suresinin Sırları Hakkında Rivayetler 1 – Düşmanının şerrinden korunmak için 21 kere okunur. 2 – Vücudunun herhangi bir yerinde ağrı olan kişi, bir kap içersine Yunus Suresinin 12. ayeti kerimesini mürekeble yazıp zeytinyağı doldurur ve o kabı ateşte ıstttıktan sonra ağrıyan yerin üzerine sürmelidir. 3 – Kolay doğum yapmak isteyen kişi, Yunus Suresinin 31. ayeti kerimesini yazıp sağ kolunun pazusuna bağlamalıdır. Kolay yollardan para kazanıp kısa zamanda zengin olmak isteyen kişi de, bu ayeti kerimeyi üzerinde taşımalıdır. 4 – Gönül darlığı çeken kişiler, bir kere Besmele ile beraber Yunus suresinin 57. ayeti kerimesini çokça okumalıdır. 5 – Saralı hastaya Yunus suresinin 59. ayeti kerimesi okunursa, Allah’u Teala’nın izni ile şifa bulur. 6 – Sihir ve Büyüyü tesirsiz hale getirmek için Yunus suresinin 80-82. ayetleri sürekli okunmalıdır. 7 – Her türlü maddi ve manevi hastalıklarına şifa arayan şunu yapmalıdır Aşağıdaki zikredilen Yunus suresinin 87. ve 107. ayeti kerimelerini plaka halinde bir şekerin üzerine yazmalı ve sabah ezanı okunurken bir nehirden alınmış bir suyun içinde eritilerek şifa niyetine içilmelidir. 8 – Hasan Şazeli Kuddise Sirruh yakınlarına ruhi sıkıntılar hususunda [Ya Vesilu Ya alimu, Ya Zelfedl’il azim] duası ile beraber Yunus Suresinin 107. ayetini okumayı tavsiye buyururlardı.
Kur’an-ı Kerim içerisindeki her ayetin ayrı bir anlamı ve ayrı bir fazileti bulunur. Bu faziletler ise insanlığa hadisler yoluyla bildirilir. Yunus Suresi de faziletleri ile ön plana çıkan bir suredir. Özellikle 81. Ayeti, büyüleri ve sihirleri etkisiz hale getirmek için okunur. Bu nedenle büyüden ya da sihirden şüphe eden kişiler Yunus Suresi 81. Ayetin okunuşunu ve anlamını bilmelidirler. Yunus Suresi, 109 ayettir. Bu ayetlerin yalnızca 40., 94., 95., ve 96. Ayetleri Medine döneminde; diğer tüm ayetler Mekke döneminde inmiştir. Bu surede; Yunus, Nuh ve Musa peygamberlerin ve bunların kavimlerinin kıssalarına yer verilir. Bu surenin ismini içerisinde bulunan Yunus kıssasından alır. Ayrıca temel konu olarak sure Allah'ın rahmetinin gazabına üstün olduğunu anlatır. Yunus Suresi 81. Ayet Yunus Suresi 81. Ayet Okunuşu Fe lemmâ elkav mûsâ mâ ci'tumbihis sihr sihru, innallâhe se yubtiluhu, innallâhe lâ yuslihu amelel mufsidîn mufsidîne Yunus Suresi 81. Ayet Anlamı Onlar hünerlerini ortaya koyunca Mûsâ şöyle dedi "Asıl bu sizin ortaya koyduğunuz sihirdir. Allah onu mutlaka boşa çıkaracaktır. Kuşkusuz Allah bozgunculuk edenlerin işini düzeltmez. Yunus Suresi 81. Ayet Tefsiri Yunus suresinin 75-82. ayetleri içerisinde bu ayeti de kapsayan bir tefsir söz konusudur; Mekkeli müşrikler tarafından bilinmekte olan Hz. Mûsâ ile Firavun arasındaki mücadelenin öyküsü Kur'an'ın birçok yerinde değişik yönleriyle ele alınmış, bir yandan bu kıssadan alınacak ibretlere dikkat çekilmiş, diğer yandan da daha çok İsrâiloğulları'nca aktarılagelen yanlış bilgiler düzeltilmiştir. Burada, Hz. Mûsâ'nın, kardeşi Hz. Hârun'la birlikte Firavun'a ve çevresindeki ileri gelenlere açık kanıtlarla gönderildiği belirtilmekte, halktan söz edilmemektedir. Bunu –tarihî bilgiler ve Kur'an'da yer alan açıklamalar ışığında– o dönemde halkın korkunç bir baskı altında bulunmasıyla izah etmek mümkündür. Firavun'un İsrâiloğulları'nın erkek çocuklarını tek tek katlettirdiği bir dönemde, Hz. Mûsâ'nın bizzat onun sarayında ve himayesinde büyütülmüş olması bile başlı başına bir mûcize ve ilâhî iradenin mutlak gücünün açık bir göstergesi olduğu halde, günaha gömülmüş olmaları bu gerçeği görmelerini önlemiş ve iman çağrısını kabullenmeyi kibirlerine yedirememişlerdi. Hz. Mûsâ'nın getirdiği mûcizeleri "sihir" diye itham etmeleri bile aslında bunlardan büyülenmiş gibi etkilendiklerinin ipuçlarını veriyordu. Fakat asıl engel, ellerinde tuttukları nüfuz ve gücün kendilerinden alınması endişesiydi. Güya atalarından aldıkları emanete sahip çıkarak muhafazakâr bir tavır sergilemeye çalışırken dahi "Bu yerde egemenlik ve nüfuz ikinizin olsun diye mi?" sözleriyle gerçek rahatsızlıklarını açığa vurmuş oluyorlardı. Böyle bir durumda yapılan çağrının gerçekliği üzerinde düşünmek yerine ne kadar ön yargılı olduklarını açıkça muhataba hissettirip mâneviyatını kırmak ve onun bu çabadan vazgeçmesini sağlamak en kestirme yol olabilirdi. Nitekim "Biz ikinize de inanacak değiliz" diyerek bunu denediler. Fakat sihrin çok revaçta olduğu böyle bir ortamda hem Mûsâ'nın getirdiklerini sihir olarak niteleyip hem ondan üstününü ortaya koyamamak Firavun'u kendi kamuoyu önünde küçük düşürecekti. Bu sebeple ülkesindeki en hünerli sihirbazları toplatıp Mûsâ'ya dersini vermelerini istedi. Ne var ki asıl sihir işte o büyücülerin ortaya koyduğuydu ve Allah'ın yardımıyla Hz. Mûsâ'nın gösterdiği mûcizeler karşısında bunların ipliğinin pazara çıkması kaçınılmazdı. Başka sûrelerde açıklandığı üzere, Mûsâ'nın mûcizeleri karşısında ilk etkilenenler de bizzat o ünlü sihirbazlar oldu sihir hakkında bk. Bakara 2/102; Hz. Mûsâ'nın mûcizeleri ve Firavun tarafından düzenlenen sihir yarışmasının daha geniş anlatımı için bk. A'râf 7/106-126.
yunus suresi 26 ayet ne için okunur